Led ile aydınlatma, Edison’un lambayı icadından bu yana aydınlatma teknolojisinde en büyük devrim olarak kabul edilmektedir. Günümüzde aydınlatma amacıyla yaygın olarak kullanılan halojen, metal halide, floresan ve sodyum ampullerin yerini LED ampuller almaya başladı. Yüksek verimlilikleri, düşük enerji tüketimleri ve 100.000 saate varan ömürleriyle LED’ler geleceğin ışık kaynakları olacaktır. Bu cihazlar, standart bir lamba gövdesine yerleştirilmiş yüzey montajlı bir modülün içinde yarı iletken bir yongadan oluşurlar. Çalışma prensipleri ise LED yongası üzerinden akım aktığında doğrudan foton (ışık) üreten bir yarı iletken teknolojisine dayanır.
Günde 8 saat çalışarak, yaklaşık 35 yıl bozulmadan yanabilen, üstelik sıradan bir ampulden on kat daha az elektrik tüketen bir aydınlatma sisteminden daha iyi bir şey olabilir mi? Kısaca LED (Light Emitting Diode) olarak adlandırılan yeni teknoloji otomobillerden sonra sokakları ve evlerimizi de aydınlatacak. Bu aydınlatma sistemi rekor bir dayanıklılığa sahip. LED’in ömrünün çalışma akımı, renk ve sıcaklığına bağlı olmasına rağmen 100.000 saat’e kadar dayanması bu avantajların en büyüğüdür. Bu yeni aydınlatma sistemi çok yeni olmasına rağmen şimdiden otomobil farlarından evlere kadar çoktan geniş bir yelpazede kullanılmaya başlandı. Üstelik bu teknolojinin avantajı sadece uzun süre dayanıklı olması da değil; ayrıca elektrik tüketiminde büyük ölçüde tasarruf sağlayacaktır.
LED, ABD pazarının yüzde 50’sini ele geçirirse ülkedeki elektrik tüketimi 17 gigawatt azalacak; bu da tam olarak on yedi konvansiyonel nükleer santrale eşdeğer olacaktır!